Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
Idioms | ||||
Idioms | yapılmakta olan | under way adj. | ||
A majority of Parliament chose to await the risk assessment that is at present under way in the case of decaBDEs. Parlamentonun çoğunluğu dekaBDE'ler konusunda şu anda yapılmakta olan risk değerlendirmesini beklemeyi tercih etmiştir. More Sentences |
||||
General | ||||
General | yapılmakta olan | work in progress n. |
Türkisch | Englisch | |
---|---|---|
General | ||
General | yapılmakta olan işler | work in progress n. |
General | yapılmakta olan (işler) | work in progress adj. |
Trade/Economic | ||
Trade/Economic | verilen avanslar ve yapılmakta olan yatırımlar | payments on account and tangible assets in course of construction n. |
Trade/Economic | yapılmakta olan işler | construction in progress n. |
Trade/Economic | yapılmakta olan yatırımlar | construction-in-progress n. |
Trade/Economic | yapılmakta olan yatırımlar | construction in progress n. |
Trade/Economic | yapılmakta olan yatırımlar | fixed assets under construction n. |
Trade/Economic | yapılmakta olan yatırımlar | ongoing investments n. |
Trade/Economic | yapılmakta olan işler | work-in-progress n. |
Industry | ||
Industry | yapılmakta olan işin ilerleyişi | work flow n. |
Technical | ||
Technical | yapılmakta olan yatırımlar | cip n. |
Music | ||
Music | abd'nin güney eyaletlerindeki siyahi kiliselerinde hala yapılmakta olan bir batı afrika dansı | ring-shout n. |